-
1 ateş gibi
а) о́чень горя́чийб) живо́й, энерги́чный, де́ятельный; как ого́нь -
2 ateş gibi
adj. fiery, very hot, hardworking, igneous -
3 ateş gibi
agirnak -
4 ateş gibi
a) fiery b) piping hot -
5 ateş
ateş s1) Feuer nt\ateş almak Feuer fangen\ateş püskürmek ( fam) Gift und Galle spuckenbirine \ateş vermek jdm Feuer geben\ateşiniz var mı? haben Sie Feuer?\ateşle oynamak (a. fig) mit dem Feuer spielenOlimpiyat A\ateşi das olympische Feuer\ateş! mil feuer!\ateş açmak/kesmek das Feuer eröffnen/einstellen\ateş etmek feuern, schießenbir el \ateş etmek einen Schuss abfeuern3) Flamme f\ateş olmayan yerden duman çıkmaz ( prov) kein Rauch ohne Flammebir şeyi kısık \ateşte pişirmek etw auf kleiner Flamme kochen4) Fieber nt, Temperatur f\ateş düşürmek das Fieber senken\ateşi çıkmak Fieber bekommen( hafif) \ateşi olmak (erhöhte) Temperatur haben( yüksek) \ateşi olmak (hohes) Fieber haben40 derece \ateşi olmak 40 Grad Fieber habençocuğun \ateşi var das Kind hat Fieberdışarısı \ateş gibi ( fam) draußen ist es glühend heiß -
6 ateş
ateş açmak das Feuer eröffnen;ateş almak Feuer fangen; sich aufregen; beschossen werden;yüzümü ateş bastı mir schoss das Blut in den Kopf;-e (bir el)ateş etmek einen Schuss abfeuern auf A;ateş gecesi Johannisnacht f (24. Juni);ateş gibi glühend heiß; voller Elan;ateş pahasına sündhaft teuer;kendini ateşe atmak sich ins Unglück stürzen; sein Leben riskieren;ateşe dayanıklı feuerfest;-i ateşe tutmak anwärmen (A); unter Beschuss nehmen;ateşi kesmek MIL das Feuer einstellen;ateşle oynamak fig mit dem Feuer spielen;ateşten indirmek vom Feuer oder Herd nehmen -
7 ateş
костёр (м) ого́нь (м) пла́мя (с)* * *1) ого́ньateş başı — у огня́
ateşe dayanaklı — огнеупо́рный
ateşten indirmek — снять с огня́ (напр. кастрюлю и т. п.)
ateşe vurmak — поста́вить на ого́нь ( для варки)
ateşi uyandırmak — разжига́ть угаса́ющий ого́нь
ateş yakmak — разводи́ть ого́нь
2) жар, [высо́кая] температу́раateşini almak — а) измеря́ть температу́ру; б) снижа́ть температу́ру
ateşi çıktı / yükseldi — у него́ подняла́сь / повы́силась температу́ра
ateşi düştü — у него́ температу́ра спа́ла
ateş gibi yanmak — горе́ть, быть в жару́ / в лихора́дочном состоя́нии
ateşi var — у него́ жар
3) перен. вспы́льчивость, горя́чностьateşi başına vurdu — кровь бро́силась ему́ в го́лову, он пришёл в исступле́ние / си́льное возбужде́ние / в я́рость
ateş kesilmek — а) вспыли́ть, вы́йти из себя́; б) горе́ть (на работе и т. п.)
ateş püskürtmek / saçmak / yağdırmak — негодова́ть, неи́стовствовать
ateşi sönmek / soğumak — успока́иваться, утихоми́риваться
4) воен. ого́нь, стрельба́, пальба́ateş açmak — открыва́ть ого́нь
ateş almamak — дава́ть осе́чку
ateş altına almak — взять под обстре́л
ateş desteği — огнева́я подде́ржка
ateş etmek — вести́ ого́нь, стреля́ть
ateş kesmek — прекраща́ть ого́нь / стрельбу
••ateş olmayan yerden duman çıkmaz — посл. нет ды́ма без огня́
ateş düştüğü yeri yakar — посл. беду́ ощуща́ет то́лько тот, на кого́ она́ сва́ливается
- ateş ağzına atılmakateşe vursa duman vermez — посл. у него́ среди́ зимы́ сне́га не вы́просишь
- ateşe atmak
- ateş bacağı sarmak
- ateş saçağı sarmak
- ateş basmak
- ateş çıktı
- ateş düşmek
- ateş gibi
- ateşten gömlek
- ateşle oynamak
- ateşe tutmak
- ateş vermek
- ateşe vermek
- ateşine yanmak
- iki ateş arasında -
8 ateş
"1. fire. 2. fever, temperature. 3. vivacity, exuberance. 4. zeal, ardor, fervor, vehemence. 5. gunfire; artillery fire. 6. mil. Fire! 7. danger; catastrophe. 8. a light (for a cigarette). - açmak /a/ to open fire (on). - almak 1. to catch fire, take fire. 2. to be alarmed. 3. (for a gun) to be fired. - almamak (for a gun) to misfire. - almaya mı geldin? colloq. Have you come to get fire? Why are you rushing off? -e atılmak/(kendini) -e atmak to throw oneself into the fire, risk one´s life blindly. -e atmak /ı/ to put (someone) in a dangerous position. - bacayı sardı. colloq. Things have gotten out of control. -le barut bir arada/ yerde olmaz/durmaz. proverb It is dangerous to leave a young couple alone together. - basmak /a/ to flush and feel hot from tedium, discomfort, or boredom. -i başına vurmak to explode with anger, blow one´s top. - çıkmak to have a fire break out. -i çıkmak to have one´s fever go up. -i düşmek to have one´s fever go down. - düştüğü yeri yakar. proverb A calamity only really affects its immediate victim. - düşürücü antipyretic. - etmek /a/ to fire (on), shoot (at). - gemisi hist. fire ship. - gibi 1. very hot. 2. very quick, active, agile, intelligent. - gibi yanmak to have a fever. -ten gömlek ordeal. -e göstermek /ı/ to heat (something) slightly by holding it to the fire. - hattı/boyu firing line. -ler içinde feverish, suffering from fever. - kesilmek 1. to get very angry. 2. to become industrious and active. 3. (for gunfire) to stop. - kesmek to cease fire. - kırmızısı fiery red. - olmayan yerden duman çıkmaz. proverb Where there is smoke there is fire. - olsa cirmi/cürmü kadar yer yakar. colloq. He cannot do much harm. -le oynamak to play with fire. - pahasına/pahası very expensive. - parçası 1. very active, industrious. 2. mischievous, naughty (child). - püskürmek/saçmak /a/ to spit fire (at), be very angry (with). - saçağı sardı. colloq. Things have gotten out of control. - tuğlası firebrick. -e tutmak /ı/ 1. to heat (something) slightly by holding it to the fire. 2. to subject to gunfire. -i uyandırmak to poke up a fire. - vermek /a/ to set on fire, burn. -e vermek /ı/ 1. to set fire to. 2. to panic, upset, frighten. 3. to lay waste, ravage, devastate (a country). -e vurmak /ı/ to put (food) on to cook. -e vursan duman vermez. colloq. He is remarkably stingy. - yağdırmak 1. to shoot repeatedly and continuously. 2. to rant and rave at everybody. - yakmak to light a fire. -ine/nârına yanmak /ın/ to be mistreated because of (someone else). -i yükselmek to have one´s fever go up." -
9 огонь
м1) тж. перен. ateş; alev ( пламя)развести́ ого́нь — ateş yakmak
дом в огне́ — ev alevler içindedir
откры́ть ого́нь по кому-л. — birine, birinin üzerine ateş açmak
перегово́ры о прекраще́нии огня́ — ateşkes görüşmeleri
ого́нь любви́ — aşk ateşi
ю́ноша - ого́нь! — ateş gibi delikanlı!
глаза́ его́ горе́ли огнём — gözleri alev alev yanıyordu
у меня́ голова́ в огне́ — başım ateşler gibi yanıyor
2) ( свет) ışık (-ğı)огни́ рекла́мы — reklam ışıkları
заже́чь ого́нь — ışığı yakmak
уба́вить ого́нь (в ла́мпе) — lambayı kısmak
••он за тебя́ гото́в пойти́ в ого́нь и в во́ду — senin için canını vermeğe hazırdır
попа́сть из огня́ да в по́лымя — yağmurdan kaçarken doluya tutulmak
ме́жду двух огне́й — iki ateş arasında
пройти́ ого́нь и во́ду (и ме́дные тру́бы) — feleğin çemberinden geçmek
-
10 огненный
1) ateş °о́гненный шар со́лнца — güneşin ateş yuvarlağı
в не́бо подня́лся огро́мный о́гненный шар — kocaman bir ateş topu göğe yükseldi
2) kızıl; alev renkliгру́да о́гненного пе́пла — kızıl kül yığını
о́гненные ма́ки — alev renkli gelincikler
3) перен. ateşli; ateş gibi yanan ( о глазах)о́гненное сло́во — ateşli sözler
-
11 fiery
adj. ateşli, ateş gibi, kızgın, atılgan, kıpkırmızı, parlayan, yanıcı, ateşlenmiş* * *ateşli* * *1) (like fire: a fiery light.) ateş gibi, kızgın2) (angry: a fiery temper.) çabuk parlayan/öfkelenen -
12 ცეცხლის სისწრაფე
s.ateş hızında, çok süratli, ateş gibi -
13 âzerâsâ
farsça آذرآسا 1.ateş gibi. 2.ateş rengi. -
14 heiß
\heißes Wasser sıcak su;das Kind ist ganz \heiß ( fam) çocuğun ateşi var, çocuk yanıyor;draußen ist es drückend/brütend \heiß ( fam) dışarıda boğucu/yakıcı bir sıcak var;draußen ist es glühend \heiß ( fam) dışarısı ateş gibi;mir ist \heiß piştim;Vorsicht, das ist \heiß! dikkat, bu çok sıcak!;das Essen \heiß machen yemeği ısıtmak;es wird nichts so \heiß gegessen, wie es gekocht wird ( prov) hiçbir şey başta göründüğü kadar kötü değildir;\heiß laufen tech aşırı ısınmak;man muss das Eisen schmieden, solange es \heiß ist ( prov) demir tavında dövülür3) ( leidenschaftlich) tutkun;jdn \heiß und innig lieben ( fam) birine tutkun olmak, biri için yanıp tutuşmak, birini kerem gibi sevmek;er ist ganz \heiß darauf, diesen Film zu sehen ( fam) bu filmi görmek için can atıyor\heiße Ware ( fig) çalınmış mal;ein \heißes Eisen anfassen ( fig) nazik bir meseleye el atmak, nazik bir meseleyi ele almaketw \heiß finden bir şeyi harika bulmakdie Katze war \heiß dişi kedi kızana gelmişti -
15 гореть
yanmak; parlamak; kızışmak* * *несов.; сов. - сгоре́ть1) врз yanmakбума́га гори́т — kağıt yanar
горе́л лес — orman yanıyordu
пиро́г сгоре́л — разг. börek yandı
пиро́г у тебя́ сгоре́л — разг. böreği yaktın
у него́ на со́лнце сгоре́ло лицо́ — разг. güneşten yüzü yandı
2) тк. несов. yanmakпечь ещё не гори́т — fırın daha yanmadı
3) тк. несов., в соч.от волне́ния у неё горе́ло лицо́ — heyecandan yüzü yanıyordu
у неё лицо́ горе́ло огнём — yüzü alev alevdi
у меня́ от пе́рца горе́ло во рту — biberden ağzım yanıyordu
4) тк. несов. parlamakу него́ глаза́ горе́ли от ра́дости — sevincinden gözleri ışıl ışıldı
глаза́ зве́ря горели огнём — (vahşi) hayvanın gözleri ateş gibi parlıyordu
го́род горе́л огня́ми — şehir ışıklar içindeydi
5) тк. несов.он гори́т жела́нием уе́хать — gitmeye can atıyor
6) (преть - о сене и т. п.) kızışmak -
16 hardworking
adj. çalışkan, hamarat, ateş gibi, çok çalışan, gayretli* * *çalışkan -
17 igneous
adj. ateşe ait, ateşten, ateş gibi, volkanik* * *1. ateşli 2. volkanik -
18 very hot
adj. ateş gibi, çok sıcak -
19 very hot
adj. ateş gibi, çok sıcak -
20 dışarısı
- 1
- 2
См. также в других словарях:
ateş gibi kesilmek — beklenmedik bir olay karşısında öfke sonucu kanı beynine sıçramak Yüzüm nasıl bir hâl aldı bilmiyorum fakat ateş gibi kesildiğini iyi biliyorum. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
ateş gibi yanmak — ateşi yükselmek Alnı, yanakları ateş gibi yandığı hâlde vücudu tir tir titriyor, dişleri birbirine çarpıyordu. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
ateş gibi — 1) çok sıcak 2) zeki, çalışkan ve becerikli 3) kıpkırmızı … Çağatay Osmanlı Sözlük
ateş — is., Far. āteş 1) Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr Uygarlık ateşten doğmuştur. 2) Tutuşmuş olan cisim 3) Isıtmak, pişirmek için kullanılan yer veya araç Yemeği ateşten indirdim. 4) Patlayıcı silahların atılması Top… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ATEŞ-PARE — f. Ateş parçası. Ateş gibi. * Mc: Çok zeki, çok akıllı. * Durup dinlenmeyen … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ATEŞ-GÛN — f. Ateş gibi kıpkırmızı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ATEŞ-PÂ — f. Ateş gibi. * Mc: Atik, çevik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ATEŞ — f. Odun vs. gibi maddelerin yanmasından hasıl olan hâl. Od, nâr. * Kızgınlık, hararet. * Hiddet, gazab, şiddet. * Hayvanın çevik, hareketli ve oynak olması. * Yangın. * Gözyaşı. * Hastalık. * Harb, savaş.(Ateş unsuru, kâinatın bütün kısımlarını… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
limon gibi — sarı, çok sarı Benzi limon gibi sararmaya, gözleri ateş gibi parlamaya başladı. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kor gibi — kıpkırmızı, ateş gibi … Çağatay Osmanlı Sözlük
beniz — is., nzi 1) Yüz Benzi limon gibi sararmaya, gözleri ateş gibi parlamaya başladı. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Yüz rengi Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller beniz geçmek … Çağatay Osmanlı Sözlük